30 Eylül 2007 Pazar


Geçen sene ilki yapılan Kültür Bakanlığı 2006 yılı Ulusal Mimarlık Koruma Ödülleri Mimarlık Yarışması' nda " meydan düzenlemesi " projemizle başarı ödülü almıştık. Bu sene de 2007 yılı Ulusal Mimarlık Yarışması' na hazırladığım yeni bir projeyle katıldık. Bu sefer konumuz " sokak sağlıklaştırma ve hamam restorasyonu ". Sunumlarımızı geçen hafta kargoyla bakanlığa gönderdim. Şimdi sıra Kasım ortalarında açıklanacak olan sonuçları beklemekte. Tabii ki detayları zamanı geldiğinde sizlerle paylaşacağım. Umarım çalışmalarımız bu sene de başarılı bulunur.

24 Eylül 2007 Pazartesi

İstinye Park

Merakla beklediğimiz İstinye Park Alışveriş Merkezi nihayet açıldı. Resmi açılışı Ekim ayı sonunda olacakmış fakat şu anda da girip gezilebiliyor. Bu tesise alışveriş merkezi demek haksızlık olur herhalde. Öncelikle çok büyük bir alana konumlanmış ve klasik alışveriş merkezi anlayışının dışına çıkarak bir kasaba havasında hazırlanmış projesi ile benzerlerinden büyük farkları var. Yerli yabancı birçok marka ve Türkiye' ye ilk defa gelen firmalara ait yaklaşık 300 mağaza bulunuyor. Bunun yanında nostaljik pazar yeri, içinde bakkal, manav, balıkçı gibi küçük esnafın bulunduğu Kadıköy ve Beşiktaş Çarşısı' na benzer çarşı alanları gibi bölümler de oluşturulmuş. Doğal bir ortam oluşturmak için bolca bitki kullanılmış. İstiklal Caddesi' ne benzeyen ana caddeye arabanızı park edip gezintiye başlayabiliyorsunuz, alışveriş merkezi içindeki 40 'a yakın restoranda soluklanabiliyorsunuz.Esprili bir web sitesi de hazırlamışlar,şu adresten ziyaret edebilirsiniz.
İstanbul' un nüfusu arttıkça ve mesafeler uzadıkça her semte böyle bir merkez gerekecek gibi gözüküyor. Kadıköy Çarşısı' nı, İstiklal Caddesi' ni mi özlediniz? Yanıbaşınızdaki alışveriş merkezinde biraz olsun özleminizi giderebilirsiniz.

20 Eylül 2007 Perşembe

2008 iç mekan trendleri

2008 yılının iç mekan trendlerinden artık biraz bahsetmenin zamanı geldi. Genellikle tekstil alanında olduğu gibi mimaride de "trend" olanı, tamamen moda kurbanı olmadan az yada çok kullanmayı seviyoruz...Sanırım önemli olan neyi nerede kullanacağını bilmek, sadelikten uzaklaşmadan detaylarla fark yaratmak. Ve kullandıklarımızı kişiliğimize, yaşam tarzımıza yakıştırabilmek.

İşte 2008' de iç mekan tasarımında kullanılacağı öngörülen 3 farklı tema.Fikriniz olsun:)

1-Zamansızlık ve Sadelik: Gri, gri-mavi, gri-yeşil ve beyaz rengin hakim olduğu mekanlar, sade hatlar son yılların tasarım anlayışının en belirgin özelliği olma yolunda. Özellikle grinin etkisinin 2- 3 yıl daha süreceği konuşuluyor.
2-Etnik: Pekin' de yapılacak olan Beijing Olimpiyatlarının da tetiklemesiyle etnik tarz için büyük bir pazar oluşacağa benziyor. Son yıllarda nereye dönersek karşımıza çıkan Hint işleri, Çin işleri, Rus işleri artarak piyasayı kaplamaya devam edecekler ne yazık ki...
3-Tabiat: 2008' in en baskın trendi. Doğal malzemeler( hasırlar,taşlar,kabuklar) hep hayatımızdaydı ama yine olacaklar. Sık sık telafuz ettiğimiz küresel ısınma, susuzluk, organik, doğal, bitkisel gibi kavramlarla popülerleşen "doğal yaşam arzusu" , tasarımlarda ve mekanlarda da etkisini gösterecek. Yeşil, doğal tonlar, bitkisel dokular bol bol kullanılacak.

19 Eylül 2007 Çarşamba

Mimarın baş tacı programları

1-çizmek için Autocad (alternatifi idecad, ocad bucad)
2-modellemek için 3dsmax (alternatifi Maya, rhino, cinema 4d, sketch-up)
3-sıkıntıdan patlamamak için msn messenger (skype falan da olur)
4-hataları eksikleri kapatmak için photoshop (alternatifi yok)
5-bitirilen çalışmayı müşteriye yollamak için ms office-outlook (openoffice demeyin bana)

( ilk5 ten alıntıdır )

tamamen doğru bir liste...
tabii programların yanında mimarda sabır ve yetenek te olursa iyi olur :)

17 Eylül 2007 Pazartesi

Kentler çocuklarındır..!

Bizim de gönüllü olarak etkinliklerine katıldığımız ve tarihi dokuyu koruma çalışmalarına projelerimizle destek olduğumuz Çekül Vakfı çalışmalarına devam ediyor.ÇEKÜL Vakfı’nın 2003 yılında UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun desteğiyle başlattığı “Kentler Çocuklarındır Kültürel Eğitim Programı” 2007 yılı uygulamaları geçtiğimiz günlerde sona erdi. Çocukların kentlilik bilincinin ve kültürel kimlik duygusunun gelişmesi, yaşadıkları kentin kültürel zenginliğinin farkına varmaları amacıyla ÇEKÜL, 2007 yılında Tarihi Kentler Birliği ile işbirliği yaparak, Tarihi Kentler Birliği’ne üye altı kentte eğitim programını uyguladı. Konusunda uzman eğitmenler tarafından yapılan sunumlar ve etkinliklerle öğrenciler, üç gün boyunca kentlerinin tarihi, coğrafi, arkeolojik, mimari ve folklorik özelliklerini öğrendiler. Muğla, Şanlıurfa, Kayseri, Amasya, Midyat ve Kars kentlerinde yapılan eğitimlerde toplam 116 çocuk kentlerinin “kültür elçisi” oldular. “Kentler Çocuklarındır Kültürel Eğitim Programı”, yıl içerisinde her kentte farklı zamanlarda uygulandı.
2007 yılı çalışmalarına, İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nden on iki öğrenci gönüllü eğitimci olarak katıldı. Ayrıca ÇEKÜL Vakfı’nın yereldeki temsilcileri, Tarihi Kentler Birliği’ne üye belediyelerin başkanları ve çalışanları eğitim programına kesintisiz destek verdiler. Eğitimin kısa bir süre önce sona ermesine rağmen, şu anda altı kentteki “kültür elçileri”nin çalışmaları devam ediyor. “Kültür elçileri” belirli aralıklarla bir araya gelerek neler yapabileceklerini planlıyorlar ve yeni projeler üretiyorlar.

13 Eylül 2007 Perşembe

" Beyaz " yalan söylemez

Beyazı oldum olası severim. Beyaz dürüsttür. Üzerine koyduğunuz objeyi olduğu gibi gösterir, saklamaz. Renklerin hakkını verir, yansımalarla değişmelerini önler. Beyazı kullanmak ta cesaret ister dolayısıyla. Beyaz fon üzerinde sergileyeceğiniz tasarımdan çok emin olmanız gerekir. Neyse o dur, farklı gösteremezsiniz.
Fakat mekanlarda hala bu rengi sık kullanamıyoruz. "Çabuk kirlenir", "çok mu sade oldu?" gibi yorumlarla karşılaşıyoruz. Ama verdiği ferahlık hissine alışan da vazgeçemiyor doğrusu.
" Frame "dergisi, Ağustos sayısını beyaz renge ayırmış. Beyaz ile tasarım yapmanın olumlu-olumsuz yönlerinden bahsetmişler. Dergide beyaz kullanarak tasarım yapan birçok sanatçıya yer verilmiş. Peter Callesen de bunlardan biri. Kağıt kesme yöntemiyle ilginç, biraz da esprili eserler yapıyor. İşte birkaç örnek...



12 Eylül 2007 Çarşamba

Tasarım haftasının ardından internette rastladığım bir - iki güzel detayı da sizinle paylaşmak istiyorum. Altta Philippe Starck' tan bir mekan, yanında ilginç fakat biraz yer kaplayan sallanan iskemle...












11 Eylül 2007 Salı

İstanbul Design Week

İstanbul' un en güzel manzaralı noktalarından birinde, ilginç bir sergi mekanı olan Eski Galata Köprüsü' nde gerçekleşen İstanbul Design Week 2007 tasarım festivalini ziyaret etmesem olmazdı. Geçen sene de son gün koştura koştura gitmiştim. Neyse ki bu sene daha önce davrandım. Yine sanatla uzaktan yakından ilgili olan herkesin ilgisini çekebilecek ayrıntılar vardı. Katılımcı sayısı sanki geçen seneden daha fazlaydı. En ilgi çekici standlardan biri de şüphesiz Hüseyin Çağlayan' ın led elbisesini sergilediği bölümdü. Simsiyah kumaş fonun önündeki led elbiseli cansız manken ve lcd ekrandan ibaret olan bu kısım özel güvenlikle korunuyordu. Fikir gerçekten güzel...Bir modacının mimari malzemeyle tasarım yapmasıyla şunu da bir kez daha gördüm ki tasarımcı sadece kendi alanında değil, her alanda bilgi sahibi olmalı. Her alandaki gelişmeleri, malzemeleri, yenilikleri takip etmeli.

Dikkat ettiğim diğer özellik ise firmaların ve tasarımcıların eski ürünleri kullanma çabasıydı. '40 lı, '60 lı yıllardan kalma sehpalar, koltuklar, radyolar, seramikler üzerinde oynanarak yenilenmiş, imaj değiştirmişti. Örneğin ananemin evinden aşina olduğum sehpa fuşya rengiyle karşımdaydı. Nişantaşı' ndaki evlerde rastladığımız eski çiniler bir masanın tablasında kullanılmıştı. Dantelle kaplanmış dev aydınlatma da ilgi çekiciydi.

6 Eylül 2007 Perşembe

Kemaliye - Sn.Bilgin Evi

2007 yılında mimari çalışmalarımızda geleneksel yapılara ve restorasyon projelerine ağırlık verdik. Projesini hazırladığımız ,Tavsan Yönetim Kurulu Başkanı Sn.Cemalettin Bilgin’ e ait Kemaliye’ deki ev de bunlardan biri. İnşaatı süren 3 katlı yapı, Kemaliye’ nin en güzel mahallerinden biri olan Ariki Mahallesi' nin üst kısımlarında konumlanıyor. Harika bir Fırat Nehri manzarasına sahip. Kademeli arazi yapısı ilçeyi de kuşbakışı seyretme imkanı veriyor.
Kaba inşaatı ve dış cephe kaplamasının tamamına yakını biten evin iç dekorasyonu da hızla ilerliyor. Geçtiğimiz haftalarda vitrifiyeleri, seramikleri, vitrayları monte edilmek üzere gönderdik. İmes içindeki Selen Banyo Aksesuarlarından aldığımız bataryalar geçekten çok şık.


Yörenin mimari özelliklerinden olan tepe pencerelerine uygulanan vitraylar da, binanın en göz alıcı detaylarından biri…Eski Osmanlı motiflerinden esinlenerek çizdiğimiz vitray desenlerinin uygulaması da tam istediğimiz gibi olmuş…Şimdi sırada ahşap imalatları var. Odalara yapılacak geleneksel şerbetliklerin, banyolardaki dolapların, mutfak mobilyalarının uygulama projelerini hazırlayıp imalata vereceğiz. İlerleyen aylarda yapının iç mimarisi ve peyzajı tamamen bittiğinde son halini sizlerle paylaşacağım

5 Eylül 2007 Çarşamba

Kanuni' nin oğlu " Cihangir "

Cihangir semtini duydunuz mu? Peki yakın zamanda gittiniz mi? İstanbul' un gerçekten görülesi yerlerinden biri... Bizim ailenin geçmişe ait anılarında çok yeri vardır bu semtin. Annem burada doğduğu evi anlatırken gözleri dolar ( bakınız : yandaki fotoğraf ), yıllar geçmiş olsa da o daracık sokaklarda yaptığı gezintileri hasretle hatırlar. Ananem eski komşularını dilinden düşürmez, "kutu gibi evde çoluk çocuk nasıl da yaşamışız" diye söylenir.
Geçen hafta uzun zamandır gitmediğimiz Cihangir' e gittik. Anılar yine canlandı. Tabii 50 yıl öncesinin Cihangir' iyle şu anki çok farklı. Eskinin mütevazi semti şimdi bohem havaya bürünmüş. Şık cafeler, antikacılar açılmış; kiralar artmış, satılık ev kalmamış. Eski sakinler neredeyse misafir konumuna geçmiş, sonradan gelişen sosyal hayatı merakla seyrediyorlar. Turistler daracık sokaklarda geziyor, kenar köşeyi keşfetmeye çalışıyor. Eski evlerin kapı önlerinde, camlarında hala bakımlı,sarışın,zarif teyzeler var. Esnaf mutlu ve kibar.Orta yaşlıları daha atik; yeni çağa uyum sağlamış. Eski topraklar ise sakin sakin işlerini yürütüyorlar.
50 yıl önceki durumu bilemiyorum ama ben semtin şu anki haline bayılıyorum. Arada bir gidip projelerimde kullanmak üzere aksesuarlar seçmek, eski binaları incelemek, yeni tasarımlarla karşılaşmak hoşuma gidiyor. Devamlı kaldığınızda dar sokaklar, yüksek kiralar, otopark sorunu sıkıntı verebilir. Ama yine de Taksim' e yakın olmanın avantajını yaşayabilirsiniz, Fransız tarzındaki cafelerde yemek molası verebilirsiniz, meşhur Çınar Altı Kahvesi' nde çayınızı içip entellektüel sohbetlere kulak kabartabilirsiniz. Ünlü sanatçılardan 1-2 simaya rastlarsanız da cabası...