8 Ocak 2014 Çarşamba

BRÜKSEL, BRUGGE, AMSTERDAM

Üniversite de okurken mobilya tasarımı hocamız " Gözünüz hep açık olsun.İzlediğiniz filmlerde bile mekana, mobilyalara, ışığa mutlaka bakın, hatta hoşunuza giden detayları not alın." derdi. Yıllardır gittiğim mekanlarda, izlediğim gösterilerde, televizyon programlarında bu sözü aklımdan çıkarmamaya çalışırım. 
Brüksel - Brugge - Amsterdam rotasını takip ettiğimiz son seyahatimizde de bu şehirlerin mimari dokusunu, vitrinlerini, heykellerini, şehir planlamasıyla ilgili detayları inceleyip durduk.   Dolayısıyla bizim tatil de bu anlamda bol bol mimari fotoğraf çekerek geçti diyebilirim.
Zaten işini severek yapan bir mimarın serbest zamanlarında kendini mesleğinden soyutlayabilmesi ne kadar mümkündür bilmem. İşiyle hayatı o kadar iç içedir ki ister istemez gördüğü mimari yapıları, dokuları, hafızasına yada makinasına kaydeder. Benim de not defterim, fotoğraf makinam hep iş başındadır. Zaten bence bir mimarın tasarımındaki çıkış noktaları öncelikle yaratıcılığı ve eğitimi, sonra da gözlem yeteneğidir. Etrafı incelemek, iyi yada kötü örnekleri görmek mutlaka bizi olumlu yönde etkileyecektir.

 Brüksel' de modern cephe tasarımıyla bir son dönem yapısı.


Brugge' da restorasyon aşamasındaki tarihi ev. 

 Brugge- rastgele yerleştirilmiş gibi duran çıkmaların ve 
farklı malzemelerin oluşturduğu ahenk.


Amsterdam - Bitişik nizam yapıların uyumuna ve 
bu uyum bozulmadan günümüze kadar ulaşabilmesine hayret etmemek mümkün değil.

Brüksel - küçük ama hala fonksiyonel.
Ev, sokak, kaldırım ilişkisi yıllardır bozulmamış.
Bizde olsa kapı eşiği çoktan asfalt yolun hizasının altında kalmıştı.(İstanbul' daki tarihi sokak çeşmelerinin ne kadar çukurda kaldığına hiç dikkat ettiniz mi?)

Hiç yorum yok: